Ankara 13. Yoğun Ceza Mahkemesindeki duruşmaya vakfedilmiş sanık Nazire Dikişçi, onun gittiği noterde tehdit ettiği tamlanan noter katibi sızlanan Soyluluk Dosdoğru ve tarafların avukatları katıldı.
Söz Dikici, etiket tespitinin peşi sıra yaptığı savunmasında, 13 Orak Ayı’bile namına eşi Eli Açık Dikici’nin telefonundan “(Zekai Aksakallı’nın eşi) Nursel Hanım’ı mesafe, annemin züğürt olduğunu söyle ve Ankara’ya gelmemi iste. Mesajı tezce sil.” mukayyet nabız geldiğini anlattı.
Eşinin Ankara’ya gelmek için kendisini uzlaştırıcı kılacağını düşünmediğinden kararsızlık ettiğini söyleyen Terzi, şunları kaydetti:
“Yine da Nursel Aksakallı’yı aradım, kayınvalidesinin afiyet durumunu sordum. ‘Benim kayınvalidemin da şeker hastalığı var.’ dedim. Üzülünce şekerinin yükseldiğini söyledim ama Eli Açık Terzi’nin Ankara’ya gelmesiyle ilgilendiren bir ifade kullanmadım. Izin mevzusunu konuşmadık. Henüz bilahare mesajı onun atıp atmadığını görmek için serian eşimi aradım. Ona mesajdan on paralık bahsetmedim. ‘Nursel Eş’ı aradım, annemin marazlı olduğunu söyledim.’ dedim. O birlikte bana ‘Neden aradın Nursel Hatun’ı? Annem parasız mı ki?’ diyerek sordu.
Bunun üzerine mesajı onun yazmadığını anladım. Tıpkısı şekilde biri onun namına yazmış fakat bunu konuşmadım çünkü 24 Orak Ayı’dahi Ankara’ya gelecekti, o zaman konuşuruz diyerek düşündüm.”
Nazire Dikici, “Verimli Dikici’nin o bölüm Ankara’ya geldiğini da bilmediğini” iddia ederek, “Kendisiyle tek görüşmem yok. Sadece 00.30’üstelik elbette olduğunu iptila ettiğim amacıyla ‘Nasılsın?’ diye niteleyerek endişe attım. O da bana ‘Çocuklarla gelişigüzel karşı komşuda kalın.’ dedi. Çocuklarla oraya gittim ve endişelenmesinler diyerek televizyonu açmadım. Kız kardeşim düşünce atarak beni bilgilendirdi.” diye niteleyerek konuştu.
Dikişçi, eşinin ölüm belgesinde ölüm saatinin 15 Temmuz 2016, saat 23.30 kendisine göründüğünü fakat eşinin 16 Orak Ayı’de namına niyet attığını, ahiret yolculuğu tarihi ve saatinin ise televizyonlarda 02.30 kendisine belirtildiğini anlattı.
“Elbette 15 Temmuz’de ölür, 16 Temmuz’da bana rey atar?” diye sorarak, ölüm belgesinin sahteliğini düşündüğünü tabir eden Dikişçi, şunları anlattı:
“23 Temmuz 2016’dahi doktor arkadaşlarla henüz bayındır ahbaplık etmek üzere hekim önlüğümü birlikte giyerek GATA acile gittim. Raporu tanzim eden doktoru sordum. GATA’dahi tanımadıklarını söylediler. Anne amacım hem o doktorla görüşüp hem de ahiret yolculuğu saatini öğrenmekti. Mesul hekim odasına gittim, Onkoloji Hastanesinde çalıştığımı belirttim, burada çalışmayı düşündüğümü söyledim ama bakanlıktan geldiğimi, burada görevlendirildiğimi falan söylemedim. ‘Bu hassas günlerde burada bulunmanız makul değil.’ denilince, teşekkür ederek, oradan ayrıldım.”
Elan sonradan asistan doktorun yanına gittiğini, doktorla bilgisayarın başına oturduklarını, “GATA’de mergup sistemi fark etmek için” konuşmaya başladıklarını belirten Dikişçi, Duruşma Başkanı Zikrullah Özbağ’ın, “Sistemi öğrenip hangi yapacaktın?” sorusu konusunda, “Muhabbet ilerleyince araştırma görevlisi doktordan eşimin ahiret yolculuğu saatini öğrenecektim. Ayrıksı aynı kastım yoktu.” dedi.
Eve döndükten sonraları GATA’nın santralini aradığını ve ölüm raporunu tertip fail doktoru öğrenmeye çalıştığını ifade fail Terzi ancak santralden, “Hakeza tıpkı doktor bulunmayan.” yanıtı aldığını ati sürdü ve “GATA ve raporu hazırlayanlar karşı suç duyurusunda bulunduğunu” bildirdi.
Nazire Dikici, kocasının ölümünün ardından, 3 Ağustos 2016’bile irs ilamı üzere notere gittiğini, soya çekim ilamı aldığını, bankaya giderek Kerim Terzi’nin 50 bin teklik güven borcu ile kocası adına mukayyet olan, ikisini Cömert Dikici’nin, birini ferman astsubayının, birini bile kendisinin kullandığı cep telefonu faturalarını ödediğini anlattı.
Umumi vekaletname hissetmek üzere 11 Ağustos’ta notere gine gittiğini söyleyen Dikici, kâtibiadil katibi sızlanan Metin’nın bu sırada kendisine agresif tavırlar sergilediğini öne sürdü.
Dikici, “Kâtibiadil görevlisi, ‘Verimli Dikici’nin eşi misiniz? Çalışanlarımı baskı zapt ediyorum. Lütfen burayı terk edin.’ dedi. Ego dahi ‘İnşallah olaylar düşündüğünüz kabilinden değildir ve bu tavrınızdan ortalık benden defo dilersiniz.’ dedim.” ifadelerini kullandı.
“Ben ahi biriyim”
Dimdik’nın hakarette bulunarak kendisini kovduğunu ileri süren Dikişçi, FETÖ mensuplarına dünyalık nakil ettiği iddiasına ilişik da başvuru konusunda kızını tamlanan okula yazdırdığını anlattı.
Dikişçi, “İddianamede okulun ortaklarına para yatırdığım söyleniyor. Tek velinin okulun ortaklarını araştırdığını düşünmüyorum. Benim eksantrik yerlere üstelik transferim var. Ego kardeş biriyim. Param varsa ihtiyacı olana veririm.” diye konuştu.
Cumhuriyet Altını savcısının, “Neymiş Yurtta Barış Konseyi isimli yapılanmadan haberiniz var mıydı?” sorusuna Dikişçi, “Yarayışlı” karşılığını verdi.
Söz Dikici, “Eşinizin güya sıkıyönetim talimatında Hususi Kuvvetler Komutanı olarak atandığı söylenmiş. Bundan haberiniz var mıydı?” sorusunu ise “Bundan haberim olması imkansız.” diye yanıtladı.
Yakınan Zinde ise davaya katılmasına değişmeyen verilmesinin peşi sıra alınan beyanında noterde katip kendisine görev yaptığını söyledi.
Olay gününden ilk Söz Dikişçi üzere mirasçılık belgesi düzenlediklerini, prosedür tamamlanınca onun Semih Dikişçi’nin eşi olduğunu öğrendiğini tabir eden Dosdoğru, bunun konusunda Koçak Terzi’nin mülk varlığını üçüncü şahıslara devredebileceğini fikren kendisi karşı suç duyurusunda bulunduğunu anlattı.
Mıhlı, şöyle bitmeme etti:
“Nazire Hanım 11 Ağustos’ta gine notere geldi. İkinci sıradaki arkadaşım işlemi yapıyordu, cürüm duyurusunda bulunduğumu alim üçüncü sıradaki arkadaşım, Nazire Terzi’nin umumi vekaletname için geldiğini söyledi. Cömert Terzi’nin tüm para varlığını uyarlamak istediğini düşündük. Emel Eş ile Mehmet Mercan Balığı’a bu işlemi yapmamamız gerektiğini söyledim. Mercan de noterin talimatı olduğunu, ki olursa olsun işlemin yapılacağını söyledi. Ben dahi bu işlemde şehitlerimizin hakkı olduğunu, yaptırmayacağını söyledim, ‘Bu muamelat bizim noterimizden çıkmasın.’ diyerek telkinde bulundum.
Söz Bayan ile noterimizin odasına geçmişler. Mercan Balığı, ‘Katiplerimizi durduramıyorum, lütfen buradan gidin.’ dedi. Nazire Bayan üstelik ‘Katibiniz kim oluyor? Hepiniz bizden özür dileyeceksiniz, hepiniz göreceksiniz.’ dedi. Noter hanımın kapısına gittim, ‘Çıkın, gidin buradan, defolun.’ dedim. Bana çıkıştılar. Bu tam kendimi arkalamak için bulundurduğum bıçak yere düştü. Kimseye bıçak çekmişliğim yoktur. 10 santimetre dahi mümteni bir bıçak. Bilahare gittiler, ego de Ostim Karakoluna her an, şikayetçi oldum.”
Şahitler
Duruşmada şahit olarak dinlenen noter katibi Emel Tutku birlikte Dikici’nin işlemini fail arkadaşının fotoğrafı benzetemeyince kimliği namına gösterdiğini, bunun üzerine kadının Bonkör Dikici’nin eşi Nazire Dikişçi olduğunu öğrendiğini ve daha önceki işlemden belde Terzi’den şikayetçi olan çalışma arkadaşı Asalet Metin’yı aradığını söyledi.
Dosdoğru’nın, Terzi’nin işleminin yapılmaması üzere başkatip Mehmet Mercan Balığı’a ricada bulunduğunu aktaran Korkunç, Nazire Dikici ve yanındaki kişiyle katibin odasına geçtiklerini anlattı.
Emel Özlem, “Mehmet Mercan Balığı, çıkışta ‘Ayrımsız da kusur dileyecekmişiz.’ dedi. Tığ birlikte ‘Hayırdır Mehmet, ne özrü?’ diye sorduk. Mehmet Mercan Balığı, Dikici’nin ‘Hepiniz bizden kusur dileyeceksiniz.’ dediğini söyledi.” ifadelerini kullandı.
Başkatip Mehmet Mercan Balığı ise Dikişçi’nin fenomen tarihinden 15-20 ahit önceki mirasçılık belgesi üzere gine noterlerine geldiğini belirterek, şunları söyledi:
“Kâtibiadil Hanım’a sorduk, ‘Verelim.’ dedi. Biz da verdik. 11 Ağustos’ta yeniden geldi. Asillik Dimdik, çöz hattan beni aradı. ‘O, değil mi?’ diyerek sordu. ‘Ağabey, Allah’ını seversen bu işi yapmayalım. Bayrak Direği gitsin.’ dedi. ‘Tamam, ne yapacağımı düşüneyim.’ dedim. Henüz sonradan ‘Sen gönderemiyorsan, ego göndereyim.’ dedi. ‘Asalet, rahat ol.’ dedim. Ayağa kalkıp işlemi eden arkadaşın masasına gittim. Gayrimenkul, araç alıp kıymak için genel vekaletname düzenleniyordu. Gene yerime oturdum. Asillik beni tekrar aradı. ‘Ne peki bayrak direği, dayanamıyorum artık.’ dedi. Asillik’in yerinden kalkıp gittiğini gördüm. Ihvan, ‘Olaya müdahale et. Sav çıkacak.’ dediler. Ben üstelik Nazire Terzi’nin yanına gidip onu Noter Hatun’ın yanına götürdüm.
‘Koçak Terzi’nin eşi misiniz?’ dedim. ‘Evet.’ dedi. Bunun üzerine, ‘Bu işlemin yapılmasını istemiyorum. Personelimi tutamıyorum. Kendim birlikte bu durumdan çokça rahatsızım. Aynı zaman önceki burayı ayrılma vücut.’ dedim. İtiraz edince, ‘Hanımefendi uzatmayın, bir zaman ilk buradan gidin.’ dedim. O da bana ‘Bizden bozukluk dileyeceksiniz.’ dedi. Söz Dikici, kapıya akla yatkın yöneldi. Soyluluk de ‘Burayı ayrılma edin.’ dedi. Asalet sinirlenince kollarından tuttum. Ayrımsız yandan kadına ‘Gidin.’, tıpkı yandan dahi Asillik’e ‘Yapma.’ diyordum. Bu tam Kerem’in gömleğinin süresince bıçak varmış, yere düştü.”
Notere gittiğinde Söz Terzi’nin birlikte kâin akrabası İbrahim Ünsal birlikte ifadesinde, başkatibin kendilerini noterin odasına götürdüğünü tabir ederek, “Odanın kapısı açıktı. Bizden noteri ayrılma etmemizi istedi. Personelinin bu konudan erinçsiz olduğunu, fenomen çıkmasını istemediği üzere noterden ayrılmamızı irade etti. Söz Hatun’ın, ‘Hata yapıyorsunuz. Gerçekler ortaya çıkacak.’ şeklinde benzeri ifadesi oldu. Noterden boşanmak üzere odadan çıktık. Bu kişi arka odadan geldi, hakaret ve küfretmeye başladı.” diye niteleyerek konuştu.
GATA’dahi vazifeli Ege Düzkaya da nöbeti sırasında kapıda, üzerinde doktor önlüğü olan tıpkısı avrat gördüğünü belirterek, “Bana morgdan hastaneye geçilen meydanlık kapının illet kilitlenmiş olduğunu sordu. O kapının asayiş gerekçesiyle kilitlendiğini söyledim. ‘Arkadaşlar gelecek’ dedi. ‘Ana kapıdan gireceksiniz, güvenlikten geçeceksiniz.’ dedim. Daha sonra buradan ayrıldım.” beyanında bulundu.
Düzkaya, Söz Dikici’yi ilk kez bu olaydan biraz dönem evvel eşinin cesedini temizlemek için hastaneye geldiğinde gördüğünü, komutanların emri gereği haram olduğu üzere cesedi göstermediklerini söyledi.
Tanıkların beyanları üzerine ayrımsız diyeceği olup olmadığı sorulan Söz Terzi, noterde kimseye taşlama etmediğini, “Bizden kusur dileyeceksiniz.” sözüyle kendisi ve ailesini kastettiğini savundu.
GATA’daki amacının morg görevlisiyle görüşmek olduğunu dile getiren Dikici, Ege Düzkaya’yı görünce bilgelik alamayacağını düşünüp, “Arkadaşları görmeye geldim.” diye niteleyerek ayrıldığını anlattı.
Söz Terzi, “Çocuklarım var. Tutuklanmadan yargılanmak istiyorum.” diye niteleyerek konuştu. Terzi’nin avukatı da müvekkilinin tutuksuz yargılanmasını irade etti.
Mahkeme heyeti, cumhuriyet savcısının bile talebi doğrultusunda, bazı delillerin henüz toplanmamış olması ve istenen ceza miktarı üzere gerekçeleri dikkate alarak, Dikici’nin tutukluluğunun devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
Iddianame
İddianamede Nazire Dikici ile darbeci eşi Verimli Dikici’nin çarpış girişimini tıpkı hafta büyüklüğünde öncesinden bildikleri, darbenin başarıya ulaşması için fariza yeri Silopi’den Ankara’ya dikkati çekmeden ve sorunsuz karışmak talip Selek Dikişçi’nin eşini 13 Temmuz’da aradığı, “Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı’nın eşini uzaklık, annemin haddinden fazla züğürt olduğunu ve beni haddinden fazla sevdiğini söyle.” dediği, Nazire Dikişçi’nin dahi eşinin isteğini yerine getirdiği ve iki bölüm bilahare gerçekleştirilecek darbe süresince yer matlup eşinden kuruntu edilmemesini sağlamaya çalıştığı belirtilerek,”anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüse müzaheret” etmekle suçlandı.
Dikişçi’nin, doktor kıyafeti ile 23 Temmuz’birlikte GATA müstacel servisine gidip, “Asos” isimli izlence yüklü bilgisayarı kimseye fen vermeden destursuz kullandığı tam işyar personelce fark edilip yakalandığı, kim olduğu sorulduğunda Onkoloji Hastanesinde doktor olduğunu, GATA ile Sağlık Bakanlığı ortada tören düzeni bulunduğunu, daha çok GATA’de çalışacağını söylediği aktarılan iddianamede, görevlilerin resmi abece rica ettikleri Terzi’nin, hakeza aynı abece olmadığını söylediği kaydedildi.
Söz Terzi’nin buradan şifahane morguna gittiği, görevlilere Selek Terzi’nin eşi olduğunu, cenazeyi görmek istediğini söylediği, görevlilerin izin vermediği tabir edilen iddianamede, memur doktorların olayı tutanağa geçirdiği bildirildi.
Dikişçi’nin 11 Ağustos’ta gittiği noterde da kendisine vekaletname çıkarmayan noter görevlisini FETÖ namına zılgıt ettiği belirtilen iddianamede, şöyle denildi:
“Söz Terzi’nin 15 Orak Ayı’dan ilk eşinin cevaz alması için tavassutta bulunması, 23 Orak Ayı’da GATA’ya anbean bilgisayarlarda düzme muamele yapmaya çalışması, hastanede memur olmadığı halde görevlendirilmiş üzere eşinin öldürüldüğü saati değiştirmeye fiilen örgüt yerine elektrik yürütmesi, darbeci eşinden kalan mal varlığını tedarik konulmadan başkasına devredebilmek üzere vekaletname intikal etmek amacıyla gittiği noterde ayrımsız örgütün korkutucu gücünü kullanarak 11 Ağustos’ta tehditte bulunması, devamlılık, skala ve deniz gösteren fiillerinin hep halinde Fetullahçı Terör Örgütü’nün üyesi girmek suçunu da antrparantez oluşturduğu anlaşılmaktadır.”
İddianamede, Nazire Dikişçi’nin “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım”, “terör örgütü üyesi atılmak” ve “cürüm örgütlerinin isimlerini kullanarak tehditte yatmak” suçlarından 52,5 yıla büyüklüğünde hapsi isteniyor.